2 Mart 2012 Cuma

Biz Arsenal'i Kupalar için Sevmedik


Yarın ki Liverpool - Arsenal maçı gözler çevrilmişken eurosport.com Banu Yelkovan ile keyifli bir röportaj yapmış. Kendisi de benim gibi harbi Gunners taraftarı olduğu için fikirleri benim için önemli. Neyse röportajın orjinalini buradan okuyabilirsiniz. Yok zahmet etmeyim diyorsanız buyrun burdan okuyun..

Londra’ya gittiğinizde Arsenal tarihini yakından inceleme tarihi buldunuz. Arsenal tarihinde sizi en çok etkileyen hatıra neydi? 
Arsenal'de bizi en çok etkileyen şey hem geleneğe sahip çıkıp hem yeniliğe bu kadar açık oluşları oldu. Biz sıfırdan başlamayı seven ve sürekli temiz bir sayfa açan bir milletin mensubuyuz. Defterimize geri dönüp bakmaya kalksak, yarıda bırakılıp arka sayfadan tekrar başlanmış bir sürü yarım sayfa görürüz muhtemelen. İngiltere'de hangi takıma biraz yakından baksan, o takımın taraftarı olman işten bile değil, öyle bir futbol kültürleri var. Arsenal'in Highbury'den Emirates'e geçişi, Emirates'i 'Arsenalleştirme' (onlar buna Arsenalisation diyorlar) hamlesi, Emirates'in futbolcu girişine gömdükleri 'zaman kapsülü' bile onları sevmeye yeter. 
Neden ve nasıl Arsenalli oldunuz?
Arsenal benim için hem geleneği, hem modernliği temsil ediyor. Tam bir 'biz seni kupalar için sevmedik' takımı. Bir günkendimin de bir cümleye bu sözlerle başlayacağını hiç tahmin etmezdim ama 'bizim zamanımızda' Avrupa takımlarını sevmek çok daha zordu. Ben gazeteciliğe ilk başladığımda bile Avrupa futbolu deyince öyle uzaklarda oynanan, kimsenin pek de bilmediği bir şeyden bahsediyor gibi hissediyorduk. "Vieira mı, Vieri mi? Maldini mi, Mancini mi?" dönemleri. Bilen yine biliyordu tabii ama bilgiye ulaşmak çok daha zordu. Ben yurtdışında takım tutmam aslında. Takım değil, adam tutan ekol mensubuyum. Ama Arsenal'e ilk sempatim Fever Pitch'i okuduktan sonra başladı. Seneyi tam hatirlamiyorum ama 1993-94 civarı bir zamandı. Sonra üstüne bir de Arsene Wenger gelince...
Banu Yelkovan\'a sorduk - FUTBOL - İngiltere Premier Ligi
Arsenal’in genç oyuncusu bol, lider futbolcusu ise yok. Wenger’in ise tadı kaçmış durumda. Sizce Gunners’ın yeni yapılanması nasıl olmalı?
Bir kere öyle yazılıp çizildiği gibi Arsene Wenger'i 'göndererek' olmaz. Jose Mourinho'nun Londra'da ev aldığının ortaya çıkması üzerine ismi içinde Arsenal, Chelsea, Tottenham geçen cümlelerde kullanılmaya başladı. Oysa Arsene Wenger kulübün sadece teknik direktörü değil, stadın projesini 'çizen' ekibin BİLE bir parçası. O bence sadece Arsenal'de değil, İngiltere'de futbol devrimi yapmış bir insan. Devrim illa sahada olacak değil; beslenme alışkanlıkları, antrenman teknikleri, stretching'in futbola girişi, incelerseniz hepsinin Wenger sonrası çıktığını görürsünüz. Futbolcuların otobiyografilerinde bile var, milli takımda Arsenalli futbolculara "Siz antrenmanlarda ne yapıyorsunuz da bu kadar fitsiniz?" diye sordukları, Arsene Wenger'in bir noktada futbolcularını fazla detay vermemeleri konusunda uyardığı...  Ama futbol da en az politika kadar "dün dündür" sahası. 
Arsene Wenger yönetimindeki Arsenal deyince akla gençlere yatırım yapan, transfere para harcamak yerine kendi yetiştirmeyi tercih eden ve iyi futbol oynamayı hedefleyen bir takım geliyordu. Şimdilerde 'anaokulu' tadında ve hiçbir şey kazanamayan bir takım olmakla eleştiriliyor. Arsene Wenger futbolcu seçimlerini bugünkü durumlarından ziyade 'potansiyelleri' üzerinden yapıyor. Bazı isimler üzerinde falaca ısrarlı. Ama bu ısrar takımı şampiyonluğun fazlaca uzağında bıraktı artık. Üstelik Manchester United benzer bir değişimi hiçbir zaman şampiyonluktan uzak kalmadan ve ligi domine etmeyi sürdürerek başarıyor. Alex Ferguson altıncı jenerasyon Manchester'ını yaptı. Ferguson için yıldız oyuncu almakta da, göndermekte de hiçbir sakınca yok. Ne de olsa gelen hiçbir isim kendisinin üzerinde olmayacak. Cristiano Ronaldobile. 
İstanbul'da düzenlenen Sports Marketing Konferansı'nda bir konuşma yapan Arsenal CFO'su Tom Fox sözlerine "Arsenal'de sattığımız en son şey futboldur" diyerek başlamış ve uzun uzun sosyal medyada ve Uzak Doğu'da yaptıkları çalışmalardan bahsetmişti. Belki de Arsenal'de futbolu biraz daha fazla satacak bir modele dönmeleri gerekiyor. 
Liverpool maçından neler bekliyorsunuz? Favori kim? Arsenal kazanmak için neler yapmalı?
Genel olarak bakarsak ikisi de zor bir sezon geçiriyor. Gel gör ki bu maça iki taraf da moralli çıkacak; Liverpool, koleksiyonuna bir Carling Cup daha eklediği için, Arsenal ezeli rakibi Tottenham'ı farklı yendiği için. Sakatlıkların sahayı etkileyebileceği bir maç olacak. İki tarafta da eksikler var. Liverpool ilk maçta deplasmanda yenmeyi başarmıştı. Şimdi bir de Anfield'da oynuyorlar ve bence İngiltere'nin atmosfer olarak en etkileyici statlarından biri. Bence favori Liverpool. Arsenal kazanmak için Tottenham maçında ne yaptıysa onu yapmalı. :)
Banu Yelkovan\'a sorduk - FUTBOL - İngiltere Premier Ligi
Liverpool’a karşı Arsenal’in ne gibi avantajları ve dezavantajları var?
Dezavantajları: Sakatlıklar, deplasmanda oynaması.
Avantajı: Tottenham maçı 'ruhu'. 
Highbury ruhu Emirates’e gelir mi? Gelmesi için nasıl bir politika izlenmeli?
Highbury'nin ruhunu Emirates'e getirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Yeni stada geçmek her takım için zordur. Ama şöyle ilginç bir şey söyleyebilirim. Bir 'içeriden bilgi': Pazarlama Konferansı'nda yemekte Tom Fox'la konuşurken ona statta deplasman tribününe çok güzel yer ayırmış olduklarını söyledim. Gerçekten de sahaya çok yakın, çaprazdan gören harika bir deplasman tribünü var Emirates'de. "Biliyor musun, o bir hataydı" dedi. "Highbury'de alt katta görüş kötüydü, bu yüzden alt kat daha ucuz, üst kat daha pahalıydı. Biz de o alışkanlıkla aynı uygulamayı yaptık. Şimdi de sahaya çok daha yakın ve güzel olmalarına rağmen, alt kattaki koltuklar bir üst tribüne göre daha ucuz ve deplasman tribünü de orada" demez mi? Ruha etkisi var mı bilmiyorum ama bu bana oldukça ilginç gelmişti.
Banu Yelkovan\'a sorduk - FUTBOL - İngiltere Premier Ligi
Arsenal – Liverpool rekabetinin özelliği nedir?
Aslında ahir zaman rekabetlerinden biri. Büyük bir maç ama derbi değil. İki köklü takım, iki geleneğine sahip çıkan takım arasında oynana  güzel bir maç.
Bunlar dışında eklemek istediğiniz anekdot varsa duymayı çok isteriz...
Arsenal'in stat gezisi çok güzel, çok etkileyici. Ama asıl etkileyici olan önce o sokak arasındaki Highbury'ye gitmek, dış cephesini hiç değiştirmeden bir stat nasıl dönüştürülür dersi almak, sonra oradan yürüyerek Emirates'e ulaşmak. Londra'da statların o 'mahalle arası' havası gerçekten çok etkileyici. Bu yüzden bize en çok yönetilen sorulardan biri olan "Hangi maça gidelim?" sorusuna "Derbi olmasına gerek yok, İngiltere'de herhangi bir maç olur. Hatta derbi olmayan daha da iyi olur" cevabı veriyoruz. Liverpool'a geçen sene gittiğimizdeyse Anfield'ın etrafındaki bütün evlerin boş oldunu gördük. Kulüp hem etraftaki bütün evleri satın almıştı hem stada biraz uzaktaki bir araziyi... Stadı büyütsek mi, yenisini mi yapsak tartışmaları sürüyordu. Anfield ihtiyaca göre dönüştürüle dönüştürüle bugüne gelmiş, hiçbir etkileyici tarafı olmayan, basık tavanlı ve onlarca kupa üst üste sergilenen tıkış pıkış bir müzesi olan, basın odası yapmak için Shankly ve Paisley'nin maç öncesi toplantılarını yaptığı 'Boot Room'u (krampon odası) yıkmak zorunda kalmış. Ama buna rağmen stat turu yaparken rehberin size anlattıkları o kadar etkileyici ki bir anda mümkünse o stat hiç yıkılmasın, o ruhlar hep orada kalsın istiyorsunuz. Bu geçmişe sahip çıkma meselesi bizde hiç olmadığı için, insan gidince en çok bunlardan etkileniyor.
eurosport.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder